12 Eylül 2009 Cumartesi

"Waking life" - "Hayata Uyanmak"


 Once digital kamerayla cekilip, daha sonra ozel tekniklerle animasyon haline getirilmis, mutlaka izlenilip uzerine dusunulmesi gereken bir flim..
Icerigini anlamaniz icin , Flimden bazi diologlar ;
“Hepimiz heba oluyoruz. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompaliyor, garsonluk yapiyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir acımız yok, ne büyük savaşı ne de büyük buhranı yaşadık. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. Ve bunalımımız kendi hayatlarmız…!”

"bir keresinde bir arkadaşım şunu söylemişti: yapacağın en kötü hata, hayatın bekleme odasında gerçekten de uyuyorken, yaşadığını düşünmektir. Kurnazlık, senin uyanıkkenki akıl yeteneklerinle, düşlerindeki sonsuz olanakları birleştirmektir. Eğer bunu yapabilirsen herşeyi yapabilirsin. Hiç nefret ettiğin ve gerçekten de sıkı çalıştığın bir işin oldu mu? Uzun, sıkı bir çalışma günü. Sonunda evine gidersin yatarsın, gözlerini yumarsın ve birden kalkar ve farkına varırsın ki o gün boyu çalışma sadece bir rüyaymış. İçine uyandığın hayatı asgari ücrete satmak yeterince kötüyken, şimdi bir de rüyalarını bedavaya alırlar."


"Kendi yıkımını hazırlayan insan kendini yabancılaşmış, sapına kadar yalnız hisseder. Toplumun dışındadır. Kendi kendine şöyle der: "deliriyorum galiba". Anlamadığı şudur: toplum da tıpkı kendisi gibi büyük zarar ve felaketlerden karlı çıkar. Bu savaşlar, kıtlıklar, su baskınları ve depremler çok belirli gereksinimleri karşılarlar. insanlar kaos ister. Doğrusu buna geresinimleri de vardır. Durgunluklar, çatışmalar, halk hareketleri, cinayet, hepsi korkunç. ölüm ve yıkımın yarattığı bu karşı konulmaz orji durumunun içine çekilmişiz neredeyse. Hepsi içimizde. İçinde olmaktan zevk alıyoruz. Tabii ki medya tüm bunlara üzgün bir yüz takınır, bunu, onları büyük insan trajedileri kılıfına sokarak yapar. Ama hepimiz medyanın işlevini biliyoruz, dünyadaki kötülükleri yoketmeye çalışmaz, onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır. İktidarın bizden istediği edilgin gözlemciler olmamızdır. Kibritin var mı? (Bu sahnede o sırada üzerine benzin dökmektedir, sessizliğini kendini yakarak gösterme eğilimiyle) ve onlar bize başka bir seçenek vermezler. Arada sırada bütünüyle simgesel değerde bir katılım eylemi olan oy vermenin dışında tabii. Sağcı bir kukla mı yoksa solcu bir kukla mı olmak istersin? Galiba şimdi sosyopolitik ve bilimsel modellere ilişkin yetersizliklerimi ve hoşnutsuzluklarımı yansıtmanın tam sırası. Bırak duyulsun sessizliğim."

"Belediye binasıyla, ölüm ve vergilerle savaşamazsın. Politikadan ya da dinden bahsetme. Bu, güvenlik hattını ihlal eden düşman propagandasıyla eşdeğerdir. “Yere yat asker. Yere yat, asker.” 20. yüzyıl boyunca hep bunu gördük. Şimdi 21.yüzyıldayız… ayağa kalkma ve kendimizi bu fare labirentine sıkıştırdığımızı anlama zamanıdır. İnsanlıktan çıkmaya boyun eğmemeliyiz. Seni tanımam ama bu dünyada ne olduğuyla ilgileniyorum. Yapı ile ilgileniyorum. Denetleme sistemleriyle ilgileniyorum, hayatımı kontrol eden ve hep kontrol etmeye çalışacak olan. Özgürlük istiyorum! İstediğim bu! Senin de istemen gereken bu! Herbirimize ve hepimize bağlıdır koyverip gitmek, altetmek hırsı, nefreti, kıskançlığı ve tabii ki güvensizliği… çünkü bu bizi acınası ve küçük hissettiren temel bir denetleme mekanizmasıdır, böylece bağımsızlığımızdan, özgürlüğümüzden yazgımızdan isteyerek vazgeçeriz. Kitlesel bir biçimde koşullandırıldığımızı anlamalıyız. Meydan okumaya başla şu birleşik kölelik devletine! 21. yüzyıl yeni bir yüzyıl olacak, köleliğin yüzyılı olmayacak yalanların ve önemsizliğin, sınıf ayrımının, devletçiliğin ve diğer denetleme biçimlerinin yeni yüzyılı olmayacak. Saf ve doğru bir şey için ayağa kalkan… insanlığın çağı olacak. Liberal Demokratla, tutucu Cumhuriyetçi sadece çöp yığınıdır. Hepsi de seni denetlemek için. Bir paranın iki yüzü gibi. İki yönetici takımı denetim için çekişmekteler! Kölelik Anonim Şirketinin yönetim kadrosu için. Gerçek oralarda bir yerde önünde duruyor ama yalanlar büfesinde sergiliyorlar onu! Bundan sıkıldım. Artık yemiyorum, Anladınız mı? Direniş boşuna değil. Kazanacağız. İnsanlık yeterince iyi. Biz başarısızlar ordusu değiliz! Ayağa kalkacağız ve insan olacağız! Gerçek şeyler için, önemi olan şeyler için kendimizi ateşe atacağız: başeğmeyi reddeden yaratıcılık ve dinamik insan ruhu gibi şeyler için! Tamam. Bu kadar söyleyeceklerim! Şimdi sıra sizde!"


Tamamini izleyebileceginiz link ;

http://video.google.com/videoplay?docid=7583894250854515095#

9 Eylül 2009 Çarşamba

"The Colours Of Our Life - Juana"



"Reenkarnasyonluk" bir Vaka..
Reenkarnasyon ruhun başka vücutla yeniden dünyaya gelmesi  seklinde kabul edilir.
Iste boyle bir durum;
Karsinizda Bayan Juana..
Suratindaki bu ifade oldukca samimi, zira Juana en hasari seytanliklarinin altinda bile, sadece sizin icin eglence ariyor..
Evet yanlis okumadiniz..
Juana ne yaparsa yapsin isin ucunda sizin icin bol kahkaha ve bol eglence var demektir.
Ne olur !
Hep boyle Eglenceli, Masum ve Cocuk kal..
Juana..


"The Colours Of Our Life - Valentino"

 

Valentino..
Soyle dikkatli bir bakin, ilerideki hayatinda yasayacagi , sayisiz firtinali aski gorebiliyormusunuz ?
Ayrica tuhaftir ama ben bu durumun onu hic simartmayacagini,  aksine  egitimli bir kisiligi olacagini ve hayattan gercekten zevk alan biri olarak yasayacagini dusunuyorum..
O bu karizmasindan hic birsey kaybetmeden buyuyecek.
Ve vende onun hep  “Tio Onuuu” ( Amca ) si olarak kalacagim..
Iyiki varsin tino..

"The Colours Of Our Life - Yolculuk"



Yolculuk..
Seyahat etmek benim icin her zaman , yasadigimi hatirlamak ve manevi olarak zenginlesmek demektir.
Yeni yerler gormek, yeni insanlarla tanismak onlarin hayatlarindan kesitler ogrenmek, hatta zaman zaman onlarla yasamak, benim icin her zaman cok leziz bir durum olmustur
Bu resmi Uruguaya gelmeden bir hafta once Samatya sahilinde cekmistim..( Nisan 2009 )
Yazdan kalma bir gundu.O donemde Istanbul da yasayan biri olarak soyluyorum, kendimi  beyaz tenli  bir Ingiliz olarak hissediyordum.Kasvetli ve bol yagmurlu gecen kis dan oturu beyazdim ve ruhum bedenimin aksine kapkaranlikti..

O gun..
Her zamanki gibi yine bakiyordum onlara..
Geliyorlardi ama 1, 2 gun sonra gidiyor olacaklardi..
Iste bende ;
O gun..
Gelip gidecek olanlari  selamliyor ve ugurluyordum..
Zaten bir tek bunu yapabiliyordum..
Her gunki gibi..
O gun..
....
Her zamanki gibi hissettigim ama dile getiremedigim bir seyler vardi..
O gun..
....
O gun
Onlar..
Tam tepemde uctular, tam tepemde donduler..
Bana guzel  seyler soylediler..
….
Onlar O gun..
Ben yakin zamanda bir baska gun..
Uctum..

"1 Kaza 6 Cenaze"

Uruguay, Florida..
Florida, Montevideo yolu..
122. kilometre..
Amigo Jorge..
Amiga Gabriela..
Bir arkadaslari..
Arkadaslarinin iki minik cocugu..
Birde buyukanne..
Ayni oto'da..
....
1 Kaza..
6 Cenaze..
Gercekten zor gecen bir gece..
Ustune uykusuzluk..
Birazda gerceklerden kacamamanin caresizligi..
Bol bol can sikintisi..
ve ertesi sabah..
Bir gun once hep beraber egleniyor, yemek yiyorsunuz..
Sonra aranizdan bazilari feci sekilde yok oluyor..
Siz uykusuz gecen bir gecenin ardindan,
Onlar icin sabahin korunde mezarliga gidiyorsunuz..


Sonra gozunuz bir an, bir manzaraya takiliveriyor..


Agaclar..
Sessizlik..
Sis..
Cok guzel bir his..
Sonra biraz dikkatli bakinca;
..oradaki demir cubuklarin aslinda..
..genelde gelirleri iyi olmayan insanlarin gomuldugu..
..oval bir kutu seklindeki..
..sira sira dizilmis..
..binlerce insan mezarinin..
..seri numarasini gosterdigini anliyorsunuz..
..cesaretinizi toplayip..
..iki adim ilerliyorsunuz..
..ve beton bloklarin mezar kapagi oldugu gercegiyle karsilasiyorsunuz..
Bununla birlikte;
..o betonlara kazinmis , binlerce aci dolu hatira ,kenarlarinda "isa" biblolari ve kurumaya yuz tutmus cicekler goruyorsunuz..


Sonra..
Yeniden gercekle basbasa kalip..
Jorge'nin gomulecegi mezari aramaya koyuluyorsunuz..

Sonucta olum kacinilmaz bir gercek, ama bu sekilde olmasi oldukca uzucu.Ozellikle iki ufacik cocugun hayatini kaybetmesi buyuk bir trajedi.


Bu oldukca uzucu bir durum ve Uruguay'da bu hic alisildik bir olay degil.Uc milyon nufusu olan bu kucuk ulkede , hem az populasyondan dolayi, hemde insanlarin trafik kurallarina cogunlukla uymasi bu tip kazalarin pek fazla yasanmamasina sebep oluyor.Dolayisiyla tum ulke bir kac gun bu trajediyi konustu.


Burasi biz mezarliktan cok mini bir cenneti andiriyor.Bu yuzden kabalik olmamasi icin gizlice cektigim diger resimleride ekliyorum.